Kayıtlar

Anlamsız Bir Anlam

  Çok şey bağışladım ruhumdan, yıl be yıl cezası katlanmakta Zincirlendim, yağmurun habercisi tarafından  ve de aç bir kuş her gün vücudumdan bir parça koparmakta, Ama asla pişman değilim verdiklerimden; aklım sürekli veremediklerimde.  Hoş bir karşılaşmaydı bizimkisi, karanlık bir gecede rüzgarlar ağaçları kökünden koparıp,    yinelenen düşünceler gibi döndürüyordu büyük bir sahnenin içinde.  İkimiz de maskeli, yüzlerimiz belirsiz bir antik trajediyi simgeler; Ama gözlerimizdi konuşan, ilk anda gözlerini gördüğümden beri O ay gibi parlayan, lakin bir gün sönecek gözleri. Unutmadım değişimi, şimdilerde yakın Kayıp olan her şey bir mağarada saklı, ve de nesnelerin asimetrisi esrikliğime bağlı. Çünkü düşüncemin kalıpları, iki demircinin aptallığı, yine de damgalanmış yüzüme bakan; gözlerimi yakan, kollarımı saran, göğsümü yaran, hepsi bir yalan. Bir rüyaydı bizimkisi, asla bitmesi istenilmeyen ama ben zorundaydım atlayışı yapan olmak. Rüyadan gerçekliğe, esrikten ayığa.  Çünkü fark etmiş

Sepet

Bir tepede başladı senin öykün, Yalnızlık mıydı yoldan çıkartan seni? Yoksa sahip olduğun güç mü iten, Hepsini ağaçlarla birleştirmeye seni? Belki de sonsuza kadar gölgesinde yaşayacağın bir yetenek, Farkında mıydın sen de bunun? O yüzden mi yaptın, kalmadı sende gelenek, Açıklaması kötü bir şöhret miydi bunun? Neye dönüştün sen istemeyerek, Yoksa gerçekten mi arzun yenilemezdi kana karşı? Acılı bir evrim inlemeyerek, Tüm yalan olan bu kutsallara karşı, İnsanın içindeki kötülüğe karşı. Sepet, şimdi içinde var milyonlarca ruh Dolanıp duruyorsun bu dünyada yıllardır, Asla doymuyor karnın, asla susmuyor şarkın. Ne kadar çok istesen de olamadın efsaneden fazlası, Ama istemeden oldun zamanın üstadı. Okudun her şeyi, biliyorsun bilinmeyeni Öğrendin tüm lisanları, öğrendin tüm lügatları, Dostu olma şerefinde bulundun şehri yanarken umursamayanın, Uzaktan izleme şerefinde bulundun, erdemleri yüzünden yanlış anlananı. Ama yine de mutsuzdun bu yüzden bıraktın bunları, oldun eski zamanlardan kalm

Manifesting Nedir? ve Farklı Manifesting Yöntemleri

 Tüm yalanlar birleştirse de kuvvetlerini yapamazlar asla, Aklın olmadığı yere bak uzaktan ve terk et büyük bir yasla, Ne olacağını bilmiyorum ki ben de sana anlatayım, Olacak her şey büyük bir taslak. Şimdi yürüdüm, Sonsuz bir renk kümesi, Bir yanda vahşiler bekliyor öldürmek için beni, Bir yanda zamanın duvarlarının üzerindeki lekeler korkutuyor beni, Terk etmek için tutuyorum, Elmayı ısırmayanın inandırdığı yalanı. Fakat bitmiyormuş asla, bir nokta yokmuş bu kitapta, Önümde ben varım diyorum ne korkak bu hasta, Düşüncelerim ise kırılıyor hiç önemi olmamış, Bir mucize vardı eskiden, hiç solmamış. Devam etmek için kalmadı bende güç, Ama bulmak zorundaydım.  O güzelliği bir zamanlar kaybolan, Gecenin bittiği yerde hapsolan. Yalvarıp yakardım, büyük ustaya Yont beni yonttuğun gibi evreni, Anlaşılan o sürüklemiş, beni bu yolculuğa. Seni bir daha sevecek miyim? Bilmiyorum cevabı bu soruya, Eğer bu da onun bir oyunuysa, Üzülecek miyim bana yaptıklarına?

Sesleniş

  Yapabilirdim eğer isteseydin mavi gökleri sonsuza kadar karanlık, Ağlayabilirdim eğer hiçbir son bulmasaydı bu sahanlık, Yürüyemezdim sonsuza kadar gizli camlar altında, Lime lime etmeliydim perdeleri ay ışığının altında. Şimdi ise gerek yok bir son aramaya çünkü hiç başlamadı, Yalanlarla dolu bir kitabı dilenmeyenin, Güvendiği şey de oldu ise acımasız melekler hiç beni taşlamadı, O zaman aklı yoktur delirmeyenin. Sen demiştin ki yıllar sürecek bu meyveyi bitirmek, Fakat o meyve hiçbir zaman değildi olgun, Önemli değil artık birkaç sevgiyi yitirmek, Gözün bittiği yerde hepsi yorgun. Sana sesleniyorum uzaklardaki aşk, Öyle ki hiç gerçek arzunu bilemedin, Çok yakındın bir zamanlar şimdi ise çok uzak, Bilemiyorum gereken toprak mı yoksa beyaz yalanlar mı havada uçuşan, Gereken varmak için o diyarlara, İnanmayanın öldüğü bir yalana inanmak mı alan, Beni tüm bu acıya bir tabut bulmaya götürecek olan? Fakat önemi yok artık bir zamanlardaki mutluluğun, Hepsi havaya ka

Garip Bir Üzüntü

  Garip Bir Üzüntü Nasıl yaptım bunu sana rengi hiç solmayan güzel bitki, Niye aldım kopardım seni ölmek için doğduğun yerden, Ellerimde çok güzel duruyordun bir zamanlar ama şimdi itki, Hissettiriyor bana bir korku ferden. Seni alırken göstermiştim aptalca bir özen, Çok mutluydum ellerimde tutabildiğime seni, Fakat sen olmuştun olacakları önceden sezen, Acemi bir muhafızın isteğiyle gömeceğimi seni. Hayır güzel bitki, sen hiç solma! Affet yaptıklarımı, alış yeni toprağa, Bilemezdim ki ellerimde kaybedeceğini güzelliğini, Bilemezdim ki zamanın beygirlerinin bu kadar hızlı çekebileceğini. Biliyorum sana soğuk geliyor bu toprak sen alışıksın sıcaklara, Biliyorum üç az geliyor dört ise uygun sanıyorsun koşullara, Uyarıyorum seni ama orada kalamaz hiçbir şey aynı asla, Hafiflikten kırılan ışınlar oluşturuyor oyunlar birden fazla. Sakın çalışma ateşlere yaklaşmaya biliyorsun ki değil orası evin, Hikayeleri değiştirme sırf kopardım diye seni, Keşke kanatların sahte bi

Akıl Yargıcı

" μαιεύεσθαί   με   ὁ   θεὸς   ἀναγκάζει ,  γεννᾶν   δὲ   ἀπεκώλυσεν "  Buradaki niyetim "per deos obsecro" kimseye öğüt vermek değildir. Ben o yüce proje budalası kadar da olamam, yazdıklarım yalnızca yüzlerinize tutulmuş bir aynadır. Güneşin aklın almadığı kadar acımasız bir şekilde saldırdığı bir günde çayırda çiçek toplayan bir çocuk gibidir bazılarının aklın yargıcı. Önünde laler, karanfiller, zambaklar vardır; fakat çocuk hangisini toplayacağını bilemez. Kimi yargıç fazla iradeli davranır, bu gibilerin günleri iplerle ince bir şekilde örülmüştür. Bu iplikler yapaydır fakat. Doğada bulunan korkutucu varoluşun simgesinin ölüm tohumları gibi değildir, bu ipler kalpsiz; bir zamanlar kadim olanı unutmuş olan bir sıkıntının yapay icatlarıdır. Akıl yargıcının hatası ise bu iplere gereksiz bir güven koymakta, onlara ilahi bir gerçekliğin anlamsızlığının son parçalarını katmak adeta gibi bir hata yapmaktır. Kiminki daha zordur kiminki daha kolaydır diye bir tartışmaya